13 Şubat 2011 Pazar

gece 12'de yattığımı ve sabah 9'da uyandığımı ve her saat başı uyandığımı varsayarsak bütün gece boyunca kaç kere uyandığımı hesaplayalım haydi ehehehehee.
komik değil.
o kadar komik değil ki, buna gülmek için ağzımı açtığımda yanlışlıkla kusabilirim.
çünkü dün sabah başlayan mide bulantım ve ellerimin donması hala devam ediyor.

bir adam var mesela. siz düştüğünüzü söylediğinizde öyle bir şey söylüyor ki gerçekten üzüldüğünü hissediyorsunuz. sizin moraran diziniz sanki onun alnındaymış ve acı veriyormuş gibi. hayatın mavi değil de gri olduğunun bilimsel açıklamasına gelecek olursak, sabaha kadar saat başı uyanma sebebinizin de mutluluktan olmadığını gerçeğini ve suçlayacak birini arama güdüsünü de hesaba katmak gerek elbette, bütün bunların sorumlusunun da aynı adam olması. evet. hayatın mavi değil de gri olduğunun bilimsel açıklaması bu.

mesela.
aynı adam.
sizi şımartıyor şımartıyor ve öyle bir noktaya getiriyor ki istediğiniz olmadığında dudaklarınızı büzmek için beyninize birtakım sinyaller gönderdiğiniz anı yakalama yeteneğine sahip ve size kıyamayacağından o kadar eminsiniz ki sorunları düşünmeye bile gerek duymuyorsunuz.

o adam sanki bir süperkahramanmış, siz de sürekli başını belaya sokup yüksek bir binanın tepesinden sallanan aptal kızmışsınız ve o, binaların üzerinden atlaya atlaya, ne olursa olsun, her seferinde sizi belinizden tutup kurtaracakmış ve sonsuza kadar mutlu olacakmışsınız gibi.

sizi bütün bunlara inandıran o adam.

onun da bir insan olduğu gerçeğini size unutturan adam.
size birlikteyken başaramayacağınız şey yokmuş hissi veren o adam.
yoruluyor.
tükeniyor.
enerjisi kalmıyor.
ve siz
başınızı belaya sokmuş bir halde
yüksek bir binanın tepesinden
sallanıyorsunuz.
bekliyorsunuz
gelmiyor
ellerinizi
tutunduğunuz
yerden
bırakıveriyorsunuz.






1 yorum:

  1. merak etme, yakında onu suçlamaya başlarsın. özgüvenin falan geri gelir, güllük gülistanlık olur.

    YanıtlaSil