31 Ekim 2009 Cumartesi

lav iz ol yu niiiid.
















su kartına su yükletmek için 50 dk sıra bekledikten sonra sıra bana geldiğinde memurun bilgisayarının çökmesi ben hayatımın aşkıyla karşılaşayım diye değildi de niyeydi lan? HA?

hayatımın çekim yasası dolu bir romantik komedi gibi olmasını isteyişimi anlatan bir cümleyle giriş yapayım istedim.
2 hafta önce 500 days of summer'ı izledim. sonra etkilendim haliyle. 2 haftadır regina spektor'dan başka bişey dinlemiyorum ve hayatımın geri kalanını bu kadını dinleyerek mi geçiricem ola? sorunsalındayım.
filmi izlediğimden beri zamanımın her aksamasında beynim saçmalıklarla dolu senaryolar yazmaya başlıyor. işte efendim evden tam çıkarken anahtarımı unuttuğum aklıma geldi eve geri döndüm. eğer geri dönmeseydim bi önceki otobüse binecektim ve ruh ikizim olmasa bile gideri olan bir çılgın gençle tanışacaktım. NEDEN GERİ DÖNDÜM SANKİ?OLAMAZ! gibi, eğlenceli ama irdeleyince ciddi meselelere dalıyorum.
zaten gördüğüm her buğulu cama "all you need is love" yazmamdan belliydi.

neyse.
havalar nihayet soğudu.
adnan ötüken yolları taştan, bilirsiniz.

psikolojik burun akıntım tüm hızıyla devam ediyor. bugün de derse oturduğum anda akmaya başlayan burnum kütüphaneden çıktığımda yerini ılık bir kuruluğa bıraktı. bununla yaşamayı öğrenmeliyim. aslında, ben öğrenirim de, halk bunu kaldıramıyor, işte bu çok kötü.

bi de şunu izleyiverin bi.
hadi görüşürüz.

sizler için özenle seçtiğim resim nasıl ama? beğeneciğinizi biliyordum. evet durum o kadar vahim. everin beni. bay.

26 Ekim 2009 Pazartesi

ergensem ergenliğimi biliyim bence.

n'aber?
domuz gribi falan hikaye, tatil şahane diye düşünüyordum ki, bizim dersanenin tatil olmadığını öğrendim, kalbim kırıldı.

günler "mal" gibi geçip gidiyor.
dersler felan.
okulsuz hayat çok süper bişey.
lise çok üzücü bir kurumdu zira.

sonra başkaa...
kasım ayına geldik ama hava süper. bu durumdan da sıkıldım. o kadar atkıbereeldiven aldım BUNUN İÇİN MİYDİ HA? of. çok bencilim.

bugün sınav vardı ve yine burnum akmaya başladı. yani olur şey değil! sonra 3-4 kere tuvalete gittim, sümkürmeye evet. aynaya bakıp "akmıycaksın. AKMIYCAKSIN! SANA EMREDİYORUM AKMIYCAKSIN!" falan dedim. en sonunda tuvalet kağıdı rulosunu çıkardım, yanıma aldım. çok güven verici bir eylemdi bu. akmaya devam etti. sınav bittiğinde durdu sağolsun.

oje bence çok güzel bişey.

sena bana kamera açtı şuan. EHE.ihi.

gidiyorum ben.
görüşürüz.
zaten meşrubatımdan haşere çıktığı günden beri çok fenayım.
zaten dersanem tatil edilmedi.
zaten karnım ağrıyo.
zaten ders çalışmak çok salakça.
zaten mecbur olmak yeterince sinir bozucu.
zaten bi H1N1'imiz eksikti.
zaten hayat zor.
zaten babam kıl.
zaten annem de kıl.
zaten ergenlik 23 yaşına kadar devam eden çılgın bir süreç.
ÜSTÜME GELMEYİN!
KİMSE BENİ ANLAMIYO! OF!
falan.
ne?


17 Ekim 2009 Cumartesi

kaderin cilvesi canımı fena yaktı gençler.

bugün başıma bir insanın başına gelebilecek en kötü şeyler listesinde ilk 10'a rahat girebilecek olan bişey geldi.
reyyan'la bir kafede oturuyorduk. sıcak çikolata söyledik.
sonra sıcak çikolatalarımız geldi.
toz halindeki çikolatayı kaşık yardımıyla kaynar suya bulamaya çalıştık falan.
toz çikolata eridi.
sonra içmek üzere kupayı ağzıma götürürken bir topak çikolatayla karşılaştım.böyle ağzıma değdi ama içmemiştim. dedim şunu bir eziyim kaşıkla. sonra bir de ne göreyim.--burdan sonra yaşadıklarım saniyenin katrilyonda biri kadar bir anda oldu-- topak çikolatanın antenleri var ve hareket ediyor. "allalla bu nasıl bi çikolata böyle?" sorunsalına girdim.sonra; lan.LAN.lan.LAN.lan.LAN.lan.LAN.lan.!!!!!!!!
sonra masadan kalktım.
koşmaya başladım.
reyyan "noldu laağ?" diye bağırdı.
sonra kupama baktı. "ooğvvvşşşşşşşitttt" dedi.
tekrar yerime döndüm. "gerçek mi lan o?" dedim. o an bunun beynimin bana yaptığı bir oyun olması ihtimaliyle yaşıyordum. sonra garson nesneyi incelemeye başladı. "yukardan mı düştü, içinden mi çıktı?" dedi. gerçekten de gerçekmiş...
sonra işte madem öyle biz gidelim diye düşündük.
dedik ki hesabı da almazlar heralde...
sonra "hesabı alabilir miyiz?" dedik.
hesap geldi. bildiğin geldi hesap.
ödedik işte.
sonra garson dedi ki "kusura bakmayın. bugün bunu yaşayan 2. kişisiniz. yarım saat önce de birinin çayından sinek çıktı.ehe." dedi.
DUYDUKLARIM KARŞISINDA ADETA ŞOKE OLDUM.
sonra koşarak uzaklaştık.
mekanın adını veriyorum angara halkı.
hazır mısın angara halkı?
bu üzücü olayı yaşadığım yer
evet
orası
kocatepe'nin en sevilen kafelerinden biri olan
yazları efil efil esen
müzikleriyle içinizi yumuşatan
bahçesindeki rengarenk sandalyeleriyle sizi gülümseten o yer
evet
orası
TENEDOS'tu...

16 Ekim 2009 Cuma

adam rahmi.

bizim sınıfta rahmi diye bi adam var.
çok garip biri.
bütün cümleleri tersten söyleyebiliyo. latin alfabesi olması koşuluylaymış ama öyle dedi.
'çekoslavakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?'ı bile tersten söyledi lan.
şaşırdım kaldım.
demek rahmi de benim gibi üstün zekalı.
sınıfta anlaşabildiğim tek kişi rahmi'ydi zaten...burdan anlamalıydım.
bi de meral. (okuyo da burayı.yoksa zeki değil.falan.ehe.hjfrktgl.ay.meral bana küpe aldı.sonra ben çok sevindim sarıldım.yanlışlıkla ağzını ve burnunu kapatmışım.sonra meral nefes alamamış o sırada. sonra şey oldu ya. MERAL. AFFET. SENİ ÇOK ÖZLEYECEĞİM... allahgorusungız.)

işte sonra ben de "ey edip adan'da pide ye" cümlesini tersten söyledim. şeklimi koydum.
en az 'çekoslavakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?' kadar iddialı bir cümle değil mi allağiçin ha?


15 Ekim 2009 Perşembe

aykumla döverim lan sizi.

naber genşler?
dersanede bi kız var. resmen mal. ha işte şu "cevap5" kız. bugün mat1 dersinde hoca soru yazdırdı.
arkadaki adamlardan cevap geldi. kız "hocam ama onlar soruyu yazmıyooooo" dedi. düşünsene. ciddi ve bu kız. sonra ben şöyle bi baktım. "çıkar mısın sınıftan?" dedim.o da "hocam bana çıkar mısın sınıftan diyo bu" dedi. "sen ban 'BU' diyemezsin lan!" dedim. işte sonra öldü.
yalan söyledim bu arada. şaka şaka. yalan yani. şaka yaptım.

reyyan saçının bir tutamını aniden mora boyatma kararı aldı.
birden kuaföre gittik.
sonra 3-4 saat bekledik. 5-6 kere boyadı adam. OLMADI LAN. TUTMADI.
sonra adam içeri gitti. 48 dk gelmedi. ben gidip baktım. tuvaletin camı açıktı. meğer kaçmış bu. biz de evlere dağıldık.

bi de bugün psikoloğa tekrar gittim.
zeka testi sonucum belloldu.
ÜSTÜN ZEKALIYMIŞIM AYIPTIR DEMESİ.
gerçekten lan.
normalin üstündeymiş zekam.
ilk başta şaka yaptı bana. "düşük zekalı çıktın." dedi. ben üzüldüm. kalbim kırıldı. hacer abla bana "sen çok zekisin" derdi nasıl olur diye iç dünyamda haykırdım.
sonra işte şakaymış.
ordan çıkınca eve gelip kendime bi ışınlanma makinesi yaptım. sonra yemek yedim. sonra ışınlanma makinesini mutfakta unutmuşum işte. babam bu ne ola? diye bakıyodu. birden ışınlanma makinesinin "ışınla beni bebek" tuşuna bastı ve eli mozambik'e sürttü. dokunmatik yapmasaydım keşke. birden babam ışınlandı işte. sonra ben de gittim. alıp geldim onu.

işte öyle ya.
yarın 1 saat daha geç kalkcam çünkü dersaneye ışınlanabilirim artık.
hadi görüşürüz.

bi de psikolog "psikolojiyi çok rahat okursun" dedi. psikolojiyi okuruz da bu integral nolcak hafız?

14 Ekim 2009 Çarşamba

11 Ekim 2009 Pazar

adam tanrı lan.

bugün tanrıya mektup yazdım.
önce çok samimi bi hava estirdim ben. böyle bi "karşında arkadaşın yok senin" dedirten bi havaydı.
sonra duygusallaştı mektup.

"tanrım. lütfen beni ve sevdiklerimi uzun süre yanına alma.burda yaşancak onca renk varken.."

sonra mektup elimde patladı.
NASIL GÖNDEREBİLİRDİM Kİ?

8 Ekim 2009 Perşembe

baya sarı böyle.

hacer ablamın kahve falımda gördüğü "çok renkli hayat" bugün bulduğum sarı ojelerden ibaretse küserim.

6 Ekim 2009 Salı

bana öyle bakma. mezunum çünkü ben. n'oldu ki?

şimdi bugün sınıfta şahit olduğum bir telefon konuşmasını aktarıyorum;
"alo canım nassııığn? ay ben de iyiyim işte. haftada kaç saat sizin? hıığm. mat2'de nerdesiniz? hıığm. nası yoğun mu yoksa gelişigüzel mi? hıığm. tenefüsler kaç dakka sizin? hıığm. fatmagiller, sibelgiller napıyomuş? hıığm. neyse canım ben kapatıyom. sen ararsan görüşürüz yine. öptüm başbaş."

öncelikle kendi dersanesiyle telefondaki şahsın dersanesi kıyaslanıyor. o anda akla gelen bütün sorular yöneltiliyor. teneffüslerin süresine kadar sorulduktan sonra aramak istenen ama "ben ne araycam be onlar beni arasın" düşüncesiyle aranamayan kişiler soruluyor. burada iki isim geçiyor fakat -giller- eki akıllara "başkaları da var" düşüncesini sokuyor.
fatmagiller=fatma ve yandaşları.
sibelgiller=sibel ve yandaşları.
tıpkı baklagiller ve kedigiller gibi, ama tam da değil gibi.
sonra konuşma son derece hayvanca bir cümleyle sonlandırılıyor. "sen ararsan görüşürüz." denirken "yoksa benden telefon bekleme. ben süperim. biz mat2'de sizden öndeyiz zira." demek isteniyor. ve son darbe olan "başbaş" karşıdaki henüz diğer darbeyi sindirememişken indiriliyor...

bi de adamlardan biri arabayla geliyomuş dersaneye. onunla arkadaş oluyum da yol parasından yırtıyım böylece. acaba modeli ne. acaba kaç yapıyo. acaba üstü açılıyo mu. çok merak ediyorum. dersanenin oraya park etmemiş öyle dedi. eğer bana yamuk yaparsa arabaya kadar takip edip anahtarla çizcem. adamı çizcem böyle ortadan. düşünsene.

gece bana sivrisinek dadandı. yaz boyunca toplamda iki sivrisinekle muhattap olmuştum. adam ekim'de geldi buldu beni. kalbim kırıldı.

iştöyle.

4 Ekim 2009 Pazar

of var yaa.





























biz şööylece iki gündür gülmekten öldük öldük, nasıl ama, görsen.
istanbul'dan serhatkar geldiği için biz şööylece buluştuk falan işte.
dün dışarlarda takıldık. bugün de serhat'ın arkadaşının evine ev oturmasına gittik. reyyan, merve, ben. sonra işte çoraplarımızla falan oturduk. cips aldık aysti aldık kuruy-emiş aldık.
orda işte gülmekten öldük öldük ağladık falan.
çok eğlendik lan ama.
oy.

sonra akşam annembabamablamben çiftliğe gittik. yemek falan yedik. ordan da lunapark'a gittik. çarpışan otolara bindik. babama çarptık kızdı bize. annemi de yolda indirdim.sonra bişeye bindik, böyle ayakta oturuyosun. evet. ayakta oturuyosun lan gerçekten. o çok korkunçtu. ablam ağladı. sonra kıreyzi dens'e bindik. kafamı çarptım. sonra beynim aktı. toplamaya çalıştım ama hepsini bulamadım, o kadar çok yani düşünün. sonra şişti kafam şöööyle. orda bi de bürge'yle karşılaştık, sonra güldük falan. dünya çok küçük azizim.

sonra eve geldik.
çok yoğun bir haftasonuydu.
yarın da tatil işte. artık tadında bırakalım, güldük bitti, yarın da ders falan. OFLAN.

dün ben psikoloğa gitmiştim ya. psikolog tanıdık çıktı falan. tesadüfler fena. sonra bana "sana test yapçam ama ne testi olduğunu sonra söylicem" dedi. ben çözerken onun zeka testi olduğunu anladım. stres oldum. içeri gidip zeka testi olduğunu anladığımı söyleseydim teste gerek duymayabilirlerdi, zekiyim diye. çok zor sorular vardı. sonra iki tane kadın gelip konuştular. dikkatim dağıldı. sonra işte öyle. yani gerizekalı çıkarsam saymam onu diyorum.

hadi görüşürüz ya.
uykum geldi.
yatçam ben.

2 Ekim 2009 Cuma

serhat kar.

serhat kar, yarın ankara'lı hayranlarıyla buluşmaya geliyor. serhat kar için yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı ankara'ya, serhat kar kendini iyi hissetsin diye bir adet deniz bir adet de kız kulesi konuldu.

hayranlarının büyük çoğunluğunu kızların oluşturduğu tahmin edilen serhat kar, bakalım ankaramızı beğenecek mi?

bir mezunun ibret dolu hikayesi.

naber?
günler acayip geçiyo.
dersane başladı falan. kitaplar dağıttılar bize. modüller dağıttılar. yeni defterler aldım.
aynı okul gibi ama değil. forma giymiyosun mesela bunda. bi de tenefüste bahçeye çıkıp mal mal koşturmuyosun. okulda teneffüslerde mal mal koşturduğumdan değil de, hani, yani, mesela.

dersanede çok ilginç tipler var. mesela sınıfta üç tane adam var. ama bitanesi haftada üç yaş gençleştiği için adamdan saymıyorum onu artık. yaşını her seferinde farklı söylediğini farketmediğimi mi sandın seni lanet olası?

bi tane kız var hep meyve getiriyo. bugün armut ve mandalina getirdi. çantasından karpuz çıkarırsa o karpuzu kafama atmasını isteyeceğim.

bi tane kız var, hani mezun olmayı yedirememiş, üç ay boyunca aşamamış olayı, böyle "ben zaten her şeyi biliyorum da, ööyle bi daha deniyim dedim, cevap 5 bu arada, işte sonra ben zaten işte ehehh zaten yani, cevabın 5 olduğunu söylemiş miydim?" gibi tavırlar sergiliyo. böyle sözlü notu kapmaya çalışan öğrenci psikolojisinden kurtulamamış. üzüldüm ona da işte. sesi de bi garip.

hoca adamlardan birine soru sorduğunda adam "hhhss. bu yaştan sonra. yani. ben mi cevaplıycam gerçekten?" falan diyo.

meyveli kızla cevap5 kız hergün etüt alıyolar. bigün felsefeden etüt alcaklar bak görürsün.

sonra merveveosmanla falan buluştuk. sonra evrim diye biri vardı. sanki onun canı çok sıkılıyo gibi. sanki o böyle sürekli eve gitmek istiyo, ama eve gidince de sıkılıp dışarı çıkmak istiyo, oturmak istiyo ama oturunca kalkmak istiyo falan, öyle biri bence. yani napsak canının sıkıntısı geçer acaba. bi günümü bunu düşünmeye ayırcam. bi gün sürmeyebilir ama. işte, öyle.

günlerim böyle geçiyo lan işte. bi de babam "ikinci tercihlere bi bakıver." dedi. bakıveriyim.

yarın psikoloğa gitçem ben. hey, üzülmeyin, sakin olun, hey sen BIRAK O JİLETİ ELİNDEN! falan. dikkat dağınıklığı geçirttirme seansları akar.

neyse çok yoğunum işte. hadi görüşürüz.