6 Ekim 2009 Salı

bana öyle bakma. mezunum çünkü ben. n'oldu ki?

şimdi bugün sınıfta şahit olduğum bir telefon konuşmasını aktarıyorum;
"alo canım nassııığn? ay ben de iyiyim işte. haftada kaç saat sizin? hıığm. mat2'de nerdesiniz? hıığm. nası yoğun mu yoksa gelişigüzel mi? hıığm. tenefüsler kaç dakka sizin? hıığm. fatmagiller, sibelgiller napıyomuş? hıığm. neyse canım ben kapatıyom. sen ararsan görüşürüz yine. öptüm başbaş."

öncelikle kendi dersanesiyle telefondaki şahsın dersanesi kıyaslanıyor. o anda akla gelen bütün sorular yöneltiliyor. teneffüslerin süresine kadar sorulduktan sonra aramak istenen ama "ben ne araycam be onlar beni arasın" düşüncesiyle aranamayan kişiler soruluyor. burada iki isim geçiyor fakat -giller- eki akıllara "başkaları da var" düşüncesini sokuyor.
fatmagiller=fatma ve yandaşları.
sibelgiller=sibel ve yandaşları.
tıpkı baklagiller ve kedigiller gibi, ama tam da değil gibi.
sonra konuşma son derece hayvanca bir cümleyle sonlandırılıyor. "sen ararsan görüşürüz." denirken "yoksa benden telefon bekleme. ben süperim. biz mat2'de sizden öndeyiz zira." demek isteniyor. ve son darbe olan "başbaş" karşıdaki henüz diğer darbeyi sindirememişken indiriliyor...

bi de adamlardan biri arabayla geliyomuş dersaneye. onunla arkadaş oluyum da yol parasından yırtıyım böylece. acaba modeli ne. acaba kaç yapıyo. acaba üstü açılıyo mu. çok merak ediyorum. dersanenin oraya park etmemiş öyle dedi. eğer bana yamuk yaparsa arabaya kadar takip edip anahtarla çizcem. adamı çizcem böyle ortadan. düşünsene.

gece bana sivrisinek dadandı. yaz boyunca toplamda iki sivrisinekle muhattap olmuştum. adam ekim'de geldi buldu beni. kalbim kırıldı.

iştöyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder