22 Nisan 2009 Çarşamba

nilay ve annesi olmasaydı aptal kızı görmeyeceğidim.ee?

bu sabah nihayet erken çıkabildim.halk otobüsü kalabalıktı.tam muavinin yanında,ayaktaydım.küçük bi kız muavinle önündeki koltuklar arasına "aman ha düşme"sin diye sıkıştırılmıştı.yaşına göre çok güzel,uzun,dalgalı saçları vardı.arada bi kafasını kaldırıp gözleriyle annesini veya her kimle bindiyse onu arıyordu.
dün akşam kulaklığımın teki bozulduğu için (daha büyük tırtlık uyandıran bi şey var mı ki?) dış sesleri duyabiliyordum.arkadan "nilay,ben burdayım annem" diyen kadını da duydum.arkamı döndüğümde aptal çocuğun ilk seviyesiz ilişkisini yaşadığı aptal kızı ve aptal kızın aptal çocuktan sonraki,aptallığından emin olamadığım yeni sevgilisini gördüm.görünüşe göre okulu asmışlardı ve ellerinden geldiğince sorunlu izlenimi bırakmaya çabalıyorlardı.kız,başını çocuğun göğsüne yaslamış,çocuk kızın yağlanmaya başlayan saçlarını okşuyordu.aptal kızın yanağında siyah,kıllı bi ben vardı.kızı biraz süzdüm.sevgilisinin kollarında,halinden memnun görünüyordu.
otobüs meşrutiyete girdi,kocatepe kahveevi'nin önünde durdu.kızı "bir de şöyle gün ışığında göreyim" diye hemen arkalarından indim.altına siyah şort ve baklava dilimli siyah külotlu çorap giymişti.çocuk formalıydı.yani kız okulu asma planlarını akşamdan yapmış,çocuğa sabah söylemişti.ya da kız ailesine okulu asınca hesap vermiyordu.onları orada bıraktım.muhtemelen felsefe cafe denen en son 4 yıl önce gittiğim,anlamsız mekana gideceklerdi.sen tenedos'u solla,orta dünya'nın kenarından felsefe'ye gir.olacak iş değil.gençleri anlamak zor...her neyse.
meşrutiyet'ten güvenpark'a yardırırken,yağmur yağıyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder