6 Nisan 2009 Pazartesi

şikayetçi değilim.


 yıl 2006.ben henüz 10. sınıfta,"çömezlik" denen saçmalığı atlatmış olmanın verdiği rahatlıkla okula giden bir gencim.malum,9. sınıf bitince sınıflar alanlara göre dağılır,bu işler böyle yürür.bilmeyen varsa,bilsin.
 sene başında diğer sınıftan gelenlerle bir anlaşamamazılık,bir çekememezlik vardı aramızda.aralarında nazlı diye biri var ki,hepsine bedel...kıza kıl olmuştum lan!böyle,o ölsün falan istiyordum.sonra birgün derste nazlı'yla atıştık."teneffüste görüşceaz!"dedi.ben de "hee,hee..."dedim.derken,teneffüs oldu.nazlı,çağla insanına saldırdı.bunu gören ben,neyime güvendim bilmiyorum,öyle kavgaymış,kaos yaratmakmış,hiiç işi olmayan biriyim,birden olaya daldım.daldım diyorum,çünkü gerçekten daldım.birden bir şeyler oldu,kendimi bir kargaşanın tam ortasında,evet,dayak yerken buldum.hiçbir şey göremeden ,neyi ve kimi hedef aldığımı bilmeden,çılgınlar gibi tekme attım.hani 'ne koparsam kar'dı.çizgifilmlerde kavga edilirken bir toz bulutu oluşur,arada kol,bacak görünür falan ya,o olay gerçekte de varmış...
 tüm bunlar olurken "naazlı,naazlı,ehe,ehe,kız kavgası olm,naazlı,naazlı" gibi hastalıklısal tezahüratlar duyuyordum.hem psikolojik,hem fiziksel olarak çöküş yaşıyordum."niye kimse ayırmıyo lan,acıyo resmen!"den geçip,"niye kimse biilge,biilge diye bağırmıyor?"a gelmiş,fena halde kaptırmıştım.birden,tam hatırlamıyorum nedenini ama nazlı insafa gelmiş olacak,kavga durdu.18 yıllık hayatım boyunca,pantolonumdaki ayak izleri kadar hiçbir şey şaşırtmadı beni...
 ben durumu algılayama çalışırken nazlı, "yürüyün lan adam topluyoz!" diyerek,sert adımlarla sınıfı terk etti,yandaşlarıyla.evet,hayatım bir lise kavgasında son bulacaktı demek...
 ben de yandaşlarımla,gönül isterdi ki sert adımlarla olsun,"korkmuyorum abi,korktuğumdan değil de,dağ başı mı burası?" gibi şeyleri hafif kekeleyerek ve soluk soluğa kalmış biçimde rehberlik servisine gittim.bir yandan 'pantolonumdaki ayak izleri silinmesin de kanıt olarak hocaya göstereyim' diye düşünürken bir yandan da olayı hocaya naklediyordum.öğrendim ki,meğer bu nazlı sabıkalı bir manyakmış.kız orda cebinden kelebek mi neyse,ondan çıkartıp,iki yerime saplayaydı nolacağıdı?
 ilerleyen zamanlarda belki beş bin defa rehberlik servisine çağırıldık,birbirimizden özür diledik.delikanlı kızmış ama,sözünü tuttu,adam çağırmadı.
 işin ilginç tarafı sonradan nazlı'yla çok iyi anlaşmaya başladık.mesela geçen yıl nazlı sıralara kolonyayla ismini yazıp,kibritle tutuşturup,alevli isim yazma çalışmaları yaparken sıraları yakmış,disipline gitmişti.ifadelerimiz alınırken kendisini korumuştum.korktuğumdan değil abi,ne korkcam yea?.
 yaa,hayat böyle işte.yarın gideyim de iki selam çakıp dalga geçeyim.dalga bile geçebiliyorum ha,bildiğiniz seviyesiz lise arkadaşı olduk,görenleri şaşkına çeviriyoruz.

eveet,"önyargının büyüleyici etkisi" isimli çalışmamı okudunuz.
hadi esen kalın. (ersin karabulut esen kalını adamın adı sanıyorumuş eskiden.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder