10 Haziran 2009 Çarşamba

sena doğru söylüyordu.aile,toplumu öldürüyordu.


annem ve babam ikiyüzlüler.
ikiyüzlü olmadığım ve ikiyüzlü bir erkekle evlenmeyeceğim için çok mutluyum.
annem ve babam hep kötü kokular yayarlar.
kötü kokular yaymadığım ve kötü kokular yayan bir erkekle evlenmeyeceğim için çok mutluyum.
annem ve babam.
sonra da ergen serzenişleri derler.
hep derler.
gelsinler ve annem ve babamla yaşasınlar.kendilerinde gördükleri ilk değişim,ergenlik belirtileri olacaktır.ben reşitim bu arada.niye ki?
doğduğum günden itibaren bana sağladıkları tüm maddi olanakların listesini çıkarıp,kabaran borcumu ölümüme yakın bir zamanda tamamladıktan sonra (şu an babam "bilge iyi bir filmin varsa getir de izleyelim beraber" dedi."tabiki iyi bir filmim var.ama sen anlamazsın ki baba?" diyemedim.sadece "yok." diyebildim.) nirvanaya ulaşabilirim.
bu arada,manevi olanaklar da sağladılar bana.ama hepsini yaktılar elleriyle.ben çok seviyordum mesela manevi olanaklarımı.ama geri aldılar.üzüldüm mü?şimdiki halimden oldukça memnunum.üzülür müyüm?belki.
babam,sevimli bir adamdır.tanıyanlar delicesine severler.düşüncelerine hayrandırlar.benim yüzümü buruşturarak dinlediğim muhabbetlerini gözlerinden ışıklar fışkırtarak dinlerler.bazen çok iyi olur.yanakları falan vardır.sinemayı ve tiyatroyu sever,oynamayı sevmez.suratı kırmızıdır.çok kitap okur,ne sorsalar anlatır.benim sorduklarımaysa "al şu kitabı,oku." cevabını verir.en azından bana verecek kitaplarının olması beni mutlu eder.tanımadığı gençleri etrafına toplayıp dünya görüşüyle,küçük beyinleri yıkar.içlerinden zeki olanları teraziyi çalıştırır,diğerleri duyduklarını aynen uygular.ikna kabiliyeti diyoruz buna.ikna edemedeği insanlar azınlıktadır.ikna edemediklerinin başında geliyor olmaktan gurur duyarım.henüz görüşlerinin karşıtları hakkında yeterli bilgim olmadığından çoğu zaman onunkilere katılıyor görünürüm.sadece dinlerim.etkilenmemek için direnirim.hayattaki amaçlarımdan biri,babam kalabalık bir ortamda etrafa düşüncelerini fışkırtırken araya atlayıp tenis raketiyle fışkıranları babama yöneltmektir.hayat hikayesini bildiğim için,ondan nefret ettiğim zamanlarda hiçbir şey düşünmemeye çalışırım.sonuçta onu genel olarak sevmem.
onu,düşüncelerini,dinini,hayatını...

annem babam kadar sevilmez.babam kadar çok şey bilmez.o da babamın ikna edebildiklerinin başında geldiği için gurur duyar.bu bakımdan yollarımız başta ayrılır.her anne gibi sürekli her şeyin benim iyiliğim için olduğunu söyler durur.ders çalıştığım akşamlarda! odama getirdiği meyve tabakları beni mutlu eder.soğuk biridir.ona bir şey anlatırken çok dikkatli olurum çünkü hiç aklıma gelemeyecek bir şeye takılır kalır,kavga çıkartır.böyle insanlara geçimsiz deriz.babam ne dese ona mantıklı gelir.hiç bir şekilde düşünmeden kocasının her sözüne tapar.öte yandan eğitim hayatım boyunca ramazan hariç hiç bir zaman hazırlanmamış bir kahvaltı görmedim.bu yüzden kendisine sonsuz teşekkür ederim.kahvaltıyı ne kadar sevdiğimi bilir de.fazla arkadaşı yoktur.yemekteyiz programını çok sever.sinemaya gitmekten hiç hoşlanmaz.evinde oturup tv izlemeye bayılır.espriden anlamaz.çok alıngandır.mantıklı olmadığından emin olduğum ilginç bir hayat felsefesi vardır.babamla evlenme hikayeleri sohbet konusu olduğunda "tam benim istediğim gibi biri.beni bir sürü erkek istedi ama ben babanız gibi birini bekledim hep." der.buna da tencere kapak deniliyor.

bir de ablam var.aslında sadece annem ve babamdan bahsedecektim ama hep "hiç benimle fotoğraf çektirmiyorsun.hiç yazılarında ben geçmiyorum." gibi şeyler söylediği aklıma geldi ve aradan çıkarayım dedim.
ablam,ilginç biridir.lise sona kadar annem ve babam gibilerin isteyebileceği her özellik onda mevcuttu.lise hayatı boyunca yazılı haftalarında kahvaltıya ders notlarıyla oturan,hiç bir şekilde okulu asmamış olan,aşırı çalışkan,başarılı,süpersonik bir öğrenciydi.sosyal hayati annem ve babamın istediği gibi geçip gidiyordu.düzeyli bir ilişkisi vardı.düzeyli gibiydi evet. (o zamanlar 18 yaşında olan ablam sevgilisinin yıllar sonra "ben filozof oldum" diyeceğinden habersizdi elbette)öss'den yediği kazık onu 359 derece döndürmüş olacak ki,ablamın -belki kendisi bunu inkar ediyor- kişiliğinde hafif bir sallantı gerçekleşti.bana kalırsa bu hali eskisinden çok daha iyi ama bu durumdan hoşnut olmayan annem ve babama yazık değil mi?hukuk okumayı çok istediği için hukuk okuyan ablam sürekli "bu hukuk var ya sevilmeden okunmaz yani.ben çok seviyorum sevmesem okuyamam" derken sayısını bilmediğim kadar dersten kalışı hakkında konuşmayı pek sevmez.çok eğlenceli biridir.beni annem ve babamın şerrinden korur.bir çok açıdan onlar gibidir ama,belki de genç olmasının verdiği bir,ne bileyim bir şey var işte,o şey,beni gülümsetir.dışardan gelince üstünü başını değiştirmeden odama uğrar,günün özetini anlatır,hoşuma gider.aramızda dört yaş olmasına karşın beni adam yerine koymasınınsa hastasıyım.bi de blogumun sıkı takipçisidir.yerim.

amacım lafı uzatmak değildi.akşam yemeğinde annem ve babamla tartışmam üzerine bir kaç sözcükle rahatlayacaktım ama durunamadım.tartışma konumuza gelince,o bambaşka bir tartışma konusu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder